Sinop Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Sinop Mutlu Sonlu Masöz

Dikdö rtgen resimdeki idealize edilmiş ağaç bile bir tü r mü rekkepbalığına benziyor; kö kleri dokunaç benzer biçimde birbirine dolanmış, kendisini tabloya yapıştırmış, doymak bilmezcesine Sinop Mutlu Sonlu Masöz emiyor, emiyor. Nancy altı aylıkken çıkardığı ilk dişiyle onu ısırmaya başlamıştı.. Doktor Elizabeth’in başındaki kulaklığa  tellerle  tutturulmuş  makinenin dü ğmelerini dö ndü rü yor; ö nce tiz bilim-kurgusal sesler duyuluyor, sonra pes perdeden titreşimler, mırıltılar.

Ses her değiştikçe, Elizabeth, “Duyabiliyorum” diyor. Bu kadının evindeki oturma odasında ne tü r eşyalar olabileceğini gö zlerinin ö nü ne getirebiliyor. Kreton koltuk kılıfları, ayaklarında porselenden su perileri olan lambalar. Şö mine rafının ü stü nde seramik kanişler. Tıpkı Nate’in anası gibi. Kenarında doğal renklerde hanımbö cekleri olan bir kü l tablası. Bü tü n oda bir zaman sapması adeta. Hekim Elizabethan başındaki kulaklıkları çıkarıyor ve ona dış ofise gitmesini sö ylü yor. I˙kisi de oturuyorlar. Tabip, Elizabeth’e kulak kanseri olduğunu sö yleyecekmiş şeklinde, sevecenlikle, hoşgörüyle gülümsüyor.

Sinop Mutlu Sonlu Masöz

“I˙şitmenizde aslabir bozukluk yok” diyor sonucunda. “Kulaklarınız temiz, duyma alanınız normal. Bir ihtimal çok hafif, geçmiş bir yangı var, süre süre kulağınızın tıkanmasının sebebi bu olabilir. Kulağınız tıkanınca burnunuzu tutup .Sü mkü rü r şeklinde yapın, uçaktayken yaptığınız benzer biçimde. Basınç kulaklarınızın açılmasını sağlayacaktır.” Elizabeth Nate’e “Galiba sağır oluyorum” dediğini, Nate’in de, “bir ihtimal duymak istemediğin bazı şeyler vardır” diye karşılık verdiğini anımsıyor.

Elizabeth çıkarken başka bir randevuya ihtiyacı olmadığım sö yleyince, doktorun sekreteri garip tuhaf ona bakıyor. Elizabeth, “Bir şeyim yokmuş” diye açıklıyor. Asansö rle aşağıya iniyor, pirinçli, mermerli arkaik lobiden geçiyor. Hâlâ asker gibi yü rü yor. Dış kapıya varır varmaz, uğultu gene başlıyor. Tiz perdeden, sü rekli bir uğultu bu; sivrisinek vızıltısı, kü çü k bir çocuğun uyumsuz şarkısı, kışın elektrik hatlarından gelen ses şeklinde bir şey. Bir zamanlar, bir dişçinin bekleme odasında otururken, Reader’s Digest’ te okumuş olduğu bir ö ykü yü anımsıyor. Başının içinde melek sesleri duymaya başlamış olan ve delirdiğini sanan yaşlı bir hanımın ö ykü sü . Kadını uzun uzadıya, tü rlü muayenelerden geçiriyorlar. Sonucunda, diş kö prü sü ndeki metal aracılığıyla yerel bir radyo istasyonu– ] nu aldığı ortaya çıkıyor.