Sinop Mutlu Son Hizmeti Ebru
Sinop Mutlu Son
Sinop Mutlu Son “Hayır!”
Ralph, kayayı öyle bir yumrukladı ki, parmaklarının
oynakları sıyrıldı. Ama acı duymuyor gibiydi:
“Şef benim. Emin olmalıyız. Dağı görmüyor musunuz?
İşaret yok. Açıklarda bir gemi vardır belki. Çıldırdınız mı
hepiniz?”
Başkaldıran çocukların kimi sustu, kimi homurdandı.
Önde Jack, kayadan indiler, köprüyü geçtiler.
7
Gölgeler ve Yüksek Ağaçlar
Domuzların geçidi, öteki yanda, suyun kenarındaki
darmadağın kayalara bitişikti. Ralph, bu yolda Jack’ın
arkasından giderken rahatladı. Ağır ağır alçalıp, kaynaya
kaynaya yükselen deniz sularının çıkardığı sese kulaklarınızı
tıkarsanız; her iki yanınızdaki eğreltiotlarıyla kaplı çalıların
ne denli çirkin renkli ve ne denli ıssız olduğunu görmezlikten
gelirseniz, o vakit canavarı belki aklınızdan çıkarır,
hayallere dalabilirdiniz bir süre. Güneş tam dikine, artık
tepelerinde değildi. Öğle sonrası sıcaklığı adanın üstüne
çökmeye başlamıştı. Ralph, önde giden Jack’a haber iletti;
meyveli bir yere gelince, hepsi durup yediler.
Oturan Ralph, o gün ilk kere sıcağın farkına vardı. Kurşuni
gömleğini çekiştirdi tiksinircesine; onu yıkamak serüvenine
atılıp atılamayacağını düşündü. Ralph, ada için bile
olağanüstü hissini veren bu sıcak havada, kendine iyi mi
çekidüzen vereceğini tasarladı. Bir makas bulup, tüm bu
saçları (başındaki saç yığınını arkaya doğru attı o sırada)
Sinop Mutlu Son
kesmek isterdi; bu kirli saçları, sadece bir parmak kalıncaya
kadar kesmek isterdi. Bir banyo yapmak isterdi; sabunlu,
doğru dürüst bir banyo. Bir deney yaparcasına, dilini dişlerine
değdirdi; bir diş fırçasının da işe yarayacağına karar verdi. Bir
de tırnaklarının durumu vardı.
Ralph, ellerini evirip çevirip inceledi. Bu huyun ne süre
yine başladığını, bunu ne zaman icra ettiğinı anımsamadığı
şekilde tırnakları dibine kadar yenilmişti.
“Yakında başparmağımı da emmeye başlamış olacağım bu
gidişle.”
Gizlice çevresine bakındı. Söylediğini kimse duymamışa
benziyordu. Avcılar oturmuş, kolayca elde edilen bu
yiyecekle tıkınıyorlar, muzdan veya gri zeytin rengi öteki
peltemsi meyveden yeterince hoşlandıklarına inandırmak
istiyorlardı kendilerini. Temizlik ölçüsü olarak eskiden pakolan kendi benliğini bir ölçü sayan Ralph, çocukları gözden
geçirdi. Pistiler; fakat pislikleri, çamura düşen veya yağmurlu
bir günde kirlenen erkek çocukların göze batan pisliği değildi.